![]() |
Taş Köprü - Adana |
Hasat Çocukları
Sene 1984, 9 yaşındayım. Ağustos sıcaklarının yürek yangını kadar etkili olduğu bir yaz vakti sabahtan pamuk toplamaya başlamışız kara şalvarım ve ben. İkindi sonu ancak bırakabilmişim Seyhan Nehrine kendimi. Komşu tarlanın sahibinden yarım yevmiyeye almışım karpuzu. Karpuz yerli,içi bayrak kırmızısı, tadı alın teriyle, çizik kollarla kazanılmış. Rahmetli dedem severdi bıçakları. Çakım ondan bana kalan ata yadigarı. Benimse buğday tenim kararmış, şalvarım yamalı, gömleğim geçen bayramın bayramlığı, potinim patika yollar arşınlamış, bir nazarlık yırtığı var. Derede öğrenmişim yüzmeyi, annem öğretmiş çabalamayı. Yaşım küçük, bir kadını sevemem ancak babamdan öğrenmişim her canlıyı sevmeyi. Bilmemişim yalan ne, çalmak ne, karşılaşmamışım henüz zulüm ne. Bir yaradandan korkmuşum bir de hasadı yanlış toplarsam diye tarla sahibinden. Ninemin ayranı iyidir, serindir, yangın söndürür. İçmek hep bana düşer, en fiyakalı torunu, ilk göz ağrısıyım. Adım dedemin adı ki ondan ayrı düşkündür bana. Dedem, rahmetli dedem. Babam ne kazanır bilmem ancak bilirim bizim kör tavuk yumurtlamazsa o gün yufkayı sade yeriz. O gün yufka olursa yeriz. Bacım, kara kaşlı, kara gözlü bacım. Düşe kalka yeni öğrenmiş yürümeyi. Hala düşer ya taşlık yollarda, canı sağ olsun. Umudum, büyüyünce dertleşsin benimle. Henüz bir derdim yok ya büyüyünce bulunur elbet.
Şimdi bitmiş karpuzum, çekirdeklerini doldurmuşum cebime kurutup yemek için. Hava kararmış, birazdan okunur akşam ezanı. Bir traktör giderse bizim köye, römorkta sallana sallana varırım anamın dizinin dibine. Anam bu akşam okşarsa başımı yarın daha iyi çalışırım. Anam, garip anam.
Yorumlar
Yorum Gönder